22 Eylül 2013 Pazar

Selam Yeni Hayatıma...

Her zaman belirli bir kitle ve belirli bir kişi için yazmıştım yazılarımı...
Hep başkalarını mutlu etmek için yazmıştım ki güya onlar mutlu olunca bende mutlu olacaktım..ne saçma dimi?
Oysa düşünsenize; o an çok ama çok mutsuzsunuz. Hayattan bezmiş,karalar bağlamışsınız..
Yazıyor,yazıyorsunuz....Ama kendi hisleriniz yani o an hissettikleriniz değil yazdıklarınız.
Tamamen başkasına odaklı. Onu övüyorsunuz her cümlenizde. Okuyor yazdıklarınızı ve teşekkür ediyor size yahut hayranları için paylaşıyor.Yalandan bir mutluluk tebessümü yayılıyor yüzünüze.
Neden yalandan? Aslında o anki hissiniz de mutluluk oluyor ama ruh haliniz bu mutluluğu ezip geçiyor. Neden sırf başkası için mutluluk gülücükleri atarız içimiz kan ağlarken? Ben bunu çok yaptım..Yüzlerce kez hemde..Ama hepsi anlıktı..Geleceğe dair hiçbir şey getirmedi ardından bana..Ne verilen sözler tutuldu,ne de hüznüme ortak olundu karşı taraftan. Bıktım bu yalancı duygudan. Artık gerçeğe odaklandım...Her şeyden çabucak kopamayacağımı adım gibi biliyorum. Ama en azından denemek için yola çıktım...Herkesi çabucak silemeyeceğimi , unutamayacağımı biliyorum ama en azından kendime daha çok değer vermeyi öğreneceğim...
Koca iki senede çok şey yaşadım..
Babamı kaybettim
İki kez nişan attım..olmuyordu anlaşamadık..
Hayatım bu atılan nişanlardan sonra altüst oldu...istemediğim evliliklere zorla mecbur tutuldum,isyan edince rezil oldum,asi oldum,utanmaz arsız oldum vs...kısaca 25 yaşında hayattan bıktım desem yeridir..Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor o yüzden...Hayatım kısıtlamalarla doldu taştı...İstediğim hiçbir şeye izin verilmiyor ve verilmeyecek...Kısaca aslında dışarıda ama hapisteyim bir nevi...
Güzel şeyler de oluyor bazen hayatımda elbette...
Murat Boz konserine gittim,Murat Boz ile tanıştım...
Onun sayesinde birkaç arkadaş edindim :)
Ama bir gün Murat Boz ile tanıştığım için televizyona çıkacağımı asla düşünmezdim ki o da oldu..Bizim evde sesler yine yükseldi bu sayede...Galiba farkında olmadan ana yola çıkıp otostop çektim ha???
Her neyse...anlayacağınız hayatım hiç de günlük güneşlik değilken başkalarının mutluluğuyla mutlu olamam...bunu benden bekleyenlere de bir çift lafım var:
Mutluluğunuza ortak olmamı beklerken Benim hüznümle boğulur musunuz?
Şimdi İzmir'de annemin eteklerinde sürünen bir çocuk gibi yaşıyorum...
Bir de ablamın bir kızı oldu...Ela Ilgın...dünya tatlısı...
Belki de en çok onun için katlanıyorum duyduğum her söze...Ablamın :"Bak belki senin de çocuğun olacaktı ama sen şanslarını elinin tersiyle ittin...erkeklerle oynayıp onları kullandın,bir kenara attın..Şimdi benim çocuğumdan uzak dur,asla onun gibi bir çocuğa sahip olamayacaksın" bakışlarına...
Annemin:"beni rezil ettin senden nasıl kurtulacağım lanet olası" diyen gözlerine...
Bir sığıntı olduğumu hissettiren herkese...
Bu satırları yazmak cesaret ister...Ablam yada bir tanıdık görür mü korkusu kaplayabilirdi içimi...
Ama inanın kaybedecek hiçbir şeyim kalmadığını hissettiğimde yazmaya karar verdim...
Bu dünyada sevildiğimi hiç bilmedim..
O yüzden sahte gülücüklerin ne denli ağır olduğunu çok iyi biliyorum...
Sahteliklere izin vermemek için elimden geleni yapıyorum...
Yeni hayatıma ilk adımım belki de bu yazıyla başlayacak,ve zaman gösterecek sonuçlarını...
Korkuyor muyum? İnanın emin değilim...
Ama ipimi salıverdikleri an gideceğim yeri bilmeden öyle hızlı yürüyeceğim ki,hayat,ailem umurumda olmayacak.......